Fütürist Ufuk Tarhan: Bir çağ atlıyoruz, değişime hızla yanıt verenler hayatta kalacak
Dünyanın giderek hızlanan değişimine şahit olurken bazı isimler var ki bu dönüşümün nabzını yıllar öncesinden tutmuş durumda. O isimlerden biri hiç şüphesiz Ufuk Tarhan. Türkiye’nin önde gelen fütüristlerinden, “T-İnsan” kavramının yaratıcısı ve dijital dönüşüm vizyoneri olan Tarhan, yaşadığımız bu dönemi sadece bir değişim süreci olarak değil, tam anlamıyla bir çağ sıçraması olarak tanımlıyor.
Tarhan’a göre insanlık, tarihin en büyük kırılım anlarından birini yaşıyor. Dijitalleşme, yapay zekâ, iklim değişikliği, sürdürülebilirlik gibi kavramlar artık sadece teknoloji ve çevre uzmanlarının değil, sıradan vatandaşın da gündeminde. Ancak bu değişimlere sadece seyirci kalmak, içinde bulunduğumuz dalgada boğulmak anlamına gelebilir. Ona göre bu çağda ayakta kalmanın, hatta öne geçmenin anahtarı “değişime hızla ve bilinçle yanıt vermek.”
Yeni Çağın Kodu: T-İnsan
Ufuk Tarhan’ın özellikle gençler arasında çokça paylaşılan “T-İnsan” kavramı, çağın gerektirdiği yeni insan modelini özetliyor. Tarhan, T-İnsan’ı şöyle tarif ediyor: “T harfi gibi, bir yanda uzmanlık dikeyine sahip, öte yandan yatayda farklı disiplinlerle iletişim kurabilen, iş birliği yapabilen, öğrenmeye ve dönüşüme açık birey.”
Bu model, artık iş dünyasının da benimsediği bir yaklaşım haline gelmiş durumda. Sadece bir alanda yetkin olmak yetmiyor. Zihin esnekliği, dijital okuryazarlık, empati ve yaratıcılık gibi beceriler öne çıkıyor. Tarhan’a göre bireyler bu becerileri geliştirdikçe hem kariyerlerinde hem de yaşamlarında daha sağlam bir zemin üzerinde ilerliyor.
Geleceği Beklemek Değil, Şekillendirmek
Tarhan’ın en çok altını çizdiği konulardan biri de pasif bir bekleyişin kimseye fayda getirmeyeceği. Geleceği izlemek yerine onu tasarlamak, şekillendirmek gerekiyor. Bunun için de öncelikle bireylerin ve kurumların “gelecek okuryazarlığı” kazanması şart.
Peki nedir bu gelecek okuryazarlığı? Basit bir tanımla, trendleri okuyabilmek, gelişmeleri analiz edebilmek ve farklı senaryoları öngörebilmek. Bu beceri sayesinde kişi ya da kurum, hem fırsatları görebiliyor hem de tehditlere karşı hazırlıklı olabiliyor. Tarhan bu yetkinliğin eğitim sisteminin bir parçası haline gelmesi gerektiğini savunuyor.
Zamanın Ruhu: Dijitalleşme, Yapay Zekâ ve Sürdürülebilirlik
Pandemiyle birlikte dijitalleşmenin ne kadar hayati olduğu tüm dünyada daha net anlaşıldı. Artık birçok iş modeli, iletişim yöntemi ve hatta toplumsal davranış şekli teknolojiyle iç içe geçmiş durumda. Bu dönüşümün en keskin yüzlerinden biri de yapay zekâ.
Tarhan, yapay zekâyı bir tehdit değil, bir araç olarak görüyor. Doğru kullanıldığında insan potansiyelini katlayan bir teknoloji olduğunu vurguluyor. Ancak burada yine bireylerin ve kurumların adaptasyon yeteneği devreye giriyor. Teknolojiye sadece maruz kalmak değil, onunla birlikte düşünmek, onunla birlikte üretmek gerekiyor.
Öte yandan gezegenin taşıma kapasitesinin sınırlarına dayandığı bu dönemde sürdürülebilirlik, sadece çevrecilerin değil, herkesin önceliği olmak zorunda. Tarhan’a göre yeşil ekonomi, döngüsel üretim ve sosyal sorumluluk gibi konular artık lüks değil, zorunluluk.
Kurumlar da Yeniden Yapılanmalı
Değişim sadece bireysel düzeyde yaşanmıyor. Tarhan, şirketlerin ve kamu kurumlarının da bu dönüşüm çağında köklü bir yapılanmaya gitmesi gerektiğini söylüyor. Hiyerarşik yapılar yerini daha çevik, yatay organizasyonlara bırakmalı. Karar alma süreçleri daha demokratik, ekip yapıları daha esnek hale gelmeli.
Aksi takdirde, bugünün kurumları yarının şartlarına ayak uyduramayacak. Tarhan bu noktada liderliğin de değiştiğine dikkat çekiyor. Artık liderler yalnızca karar veren değil, dinleyen, kapsayan ve ilham veren figürler olmalı.
Değişimle Dans Edenler Kazanacak
Fütüristlik, sadece geleceği tahmin etmek değil, onu anlamak ve yönlendirmekle ilgili. Ufuk Tarhan, bu bağlamda ilham verici bir figür olarak öne çıkıyor. Anlattıkları, bugün belirsizliklerle dolu bir dünyada yol haritası arayanlar için kıymetli bir kılavuz niteliğinde.
Değişimi reddedenler, görmezden gelenler ya da geç kalanlar için zaman acımasız. Ama onunla dans edebilenler, dalgayı yönlendirebilenler, dönüşümü sahiplenenler için yepyeni fırsatlar kapıda bekliyor. Çünkü artık mesele, ne bildiğin değil; ne kadar hızlı öğrenip, ne kadar hızlı adapte olabildiğin.